Bu yazıya başlarken bazı kuralları hatırlatmam gerekiyor, eğer yurtdışına çıkmadıysanız ilk olarak Belgrad’a gitmelisiniz 🙂 Ben demiyorum mahalle baskısı bunu gerektirir 🙂
Ülkemizde böyle komik bir klişe haline dönüşen Sırbistan’a artık ben de gidiyorum. Hem de bilin bakalım Görkem’in kaçıncı ülkesi oluverdi
Tam sayıyı bilmiyorum ama 53 yada 55 inci sanırım öyle birşey…
Index / Indeks
- 1 Belgrad Gezimin Hikayesi
- 2 Sırbistan Yolculuğu Başlar
- 3 Niş’ten Belgrad’a
- 4 Belgrad Burası mı?
- 5 Düzensiz Karmakarışık Yollarıyla Belgrad
- 6 14 Ocak Burada Yılbaşıymış!
- 7 Belgrad Gece Hayatına Giriş
- 8 İkinci Gün: Belgrad’da Gezilecek Yerler
- 9 Burası Kozmopolit Bir Geçmişe Sahip!
- 10 Sisler İçinde Belgrad
- 11 Sırbistan’da Osmanlı İzleri
- 12 Belgrad Kalesi mi Şehir Parkı mı?
- 13 Tuna ile Sava Nehri’nin Aşk Hikayesi
- 14 Mihaila Caddesi
- 15 Skadarlija: Burası Karaköy Olabilir mi?
- 16 Belgrad’ın Yaşayan Bölgeleri
- 17 İki Kilise İki Farklı Tarih!
- 18 Zemun: Tuna Kasabası Tadında
- 19 Belgrad Ruhunu Yaşayın!
- 20 “Post Kozmopolit”
- 21 Belgrad Gezi Tavsiyeleri
- 22 Novak Djokovic de Olsa Tamamdı
Belgrad Gezimin Hikayesi
Herkes vizesiz olduğundan kolayca giderim diyor ama ben hep “zaten gitmek kolay önce zor olanlara, uzaklara gideyim” diyorum…
Aslında Belgrad’ı geçen sene ziyaret edecektim, fakat hayatımda iptal etmek zorunda kaldığım ilk gezim oldu! Çünkü maalesef talihsiz bir alerji hastalığı geçirmiştim.
Şimdilerde ise bir süredir Brescia, İtalya’da olduğumdan; bir de baktım Milano Bergamo’dan Niş’e 5 euro’ya bilet var o zaman gidilir dedim 🙂
İnanması zor ama gidiş dönüş 10 euro’ya aldığım ryanair biletleri ile Sırbistan’ın üçüncü büyük şehri Niş’e uçacağım hem de sadece 1 hafta önce aldım biletleri, o zaman yola koyulma vakti!
Sırbistan Yolculuğu Başlar
Biliyorum çoğunuzun Belgrad gezisi İstanbul’dan direkt bir uçuşla başlayacak,
Ama benimkisi baya bir maceralı 🙂 Önce 2 saat Niş’e uçuyorum! Öyle bir havalimanı düşünün ki o gün bir tek bizim uçak iniyor. Böylesine küçük ve samimi, hatta terminal Bandırma Otogarı’ndan küçüktür öyle diyim.
Neyse ki şehre çok yakın ve neredeyse komisyon almadan paramı Sırp Dinarı’na çevirebildiğim bir döviz ofisi var.
Niş’ten Belgrad’a
Vakit kaybetmeden otobüse atlayıp hemen Niş Otobüs Terminali’ne gidiyorum. Balkanlarda da otobüs kullanımı bizim gibi çok yaygın. Bileti alırken biraz anlaşmada zorluk yaşasam da genel olarak İngilizce konuşabilen bir halk olduklarını söyleyebilirim. Toplamda 1500 sırp dinarına gidiş-dönüş biletimi aldım yaklaşık 12 euro.
Daha uçağım teker koyalı 1 saat bile olmadan kendimi Belgrad otobüsünde buldum;
Belgrad’a 197 kilometre…
Burası aslında Türkiye’ye karayolu olarak çok yakın bir mesafe. Bu yüzden de Sırbistan yollarında sıkça Türk Tırları ve Türkçe isimli dinlenme tesisleri görebiliyorsunuz.
2-3 saatlik bir yolculuk ardından sonunda otobüs beni şehrin güney batısındaki Belgrad Otobüs Terminali’ne bırakıyor…
Belgrad Burası mı?
Merhaba Belgrad!
Öncelikle Belgrad gezime büyük bir beklenti ile geldiğimi söyleyemem. Fakat ilk sahne havanın da kararmasıyla beni biraz şaşırtıyor 🙂 Çünkü otobüs terminalinin orası 80’li yılların Türkiyesi’ni anımsatan eski köhne ve karmakarışık bir görüntüye sahip.
80’li yılları da çok iyi bilirim….
İlk hedefim 2-3 kilometre uzaktaki hostelime ulaşmak. Hostel şehrin öteki tarafında olduğundan merkezinden de geçerek gideceğim tabi.
Düzensiz Karmakarışık Yollarıyla Belgrad
Belgrad, Türkiye’den sonra gördüğüm en karışık şehir düzenine sahip şehir olabilir. Otobüs terminalinden şehir merkezine gitmek için google maps bana karmakarışık bir yol çıkarınca “bu telefon sapıttı” demiştim kendimce.
Fakat baktım ki gerçekten yol bu 🙂
Birkaç dakika sonra bütün çehre bambaşka bir hal alıyor!
14 Ocak Burada Yılbaşıymış!
Aslında bugün ocak ayının 13’ü. Fakat görünüşe göre burada hala noel pazarları ve kutlamaları devam ediyor. Şehrin en ünlü caddesi Kneza Mihaila bildiğimiz panayıra dönmüş;
Yılbaşı ağaçları, rengarenk ışıklı süslemeler ve kocaman hediye paketleri…
Ve size ilginç bir bilgi gelsin, yarın Sırp Ortodoksların yılbaşıymış! Yani Sırbistan’da 14 ocak sembolik olarak yılbaşı olarak kutlanıyor. Haberim bile olmadan kutlamaların ortasına gelmişim 🙂
Kendimi sonuda Good People Design Hostel’e attım. Buraya gecelik 7 euro civarı bir para ödeyeceğim. Hostel adı gibi güzel taviye ederim.
Belgrad Gece Hayatına Giriş
Bugün uzuun bir yolculukla geçse de benim enerjim yeni geldiğim bir ülkede bitmez!
Hemen Belgrad’ın şu ünlü gece hayatına atılma vakti…
Belgrad, Budapeşte’de sonra gördüğüm güzel pub, bar ve eğlence mekanlarına sahip şehir. Bu şehirdekiler eğlenmeyi, içmeyi seviyor 🙂
Ben de Sırpların ünlü biralarını denemek için çokça önerilen “Samo Pivo”ya gidiyorum. Çeşit çeşit yerel biraları deneyebileceğiniz hoş dizayn edilmiş bir mekan. İsmi de “Sadece Bira” anlamına geliyor, o kadar net 🙂
İkinci Gün: Belgrad’da Gezilecek Yerler
Belgrad’da yeni bir gün başlasın!
Hostelde kahvaltı yapıp çay-kahve içmeye bayılıyorum, nereye gitsem aynı…
Bugün Belgrad’da gezilecek yerleri görme ve bu şehri inceleme vakti, başlayalım.
Burası Kozmopolit Bir Geçmişe Sahip!
Bugün gündüz gözüyle gerçek Belgrad ile baş başayım. Hostelimin bulunduğu şehrin kuzeydoğusundaki “Dorcol” bölümü oldukça ilgi çekici bir görüntüye sahip.
Aslında burada Sırbistan tarihi ve kültürü ile ilgili birçok ipucu bulmanız mümkün. Sırbistan tam olarak batı Avrupa, balkanlar ve sovyet ülkeler arası bir geçiş görünümü sergiliyor.
Sırbistan zaten dünyanın en genç ülkelerinden birisi, günümüz adıyla 2006 yılında bağımsızlığını ilan etmiş. Bunun sonucunda da tam olarak yerleşik bir Sırp havasından çok her şeyden biraz var sokaklarda.
İlk gördüğüm Belgrad manzaraları bana Litvanya’nın başkenti Vilnius’u fazlaca anımsattı doğrusu.
Sisler İçinde Belgrad
Yürümeye devam! Belgrad’ın tramvay raylı, taşlı sokaklarında yürümek bir filmin içinde yer almak gibi.
Önce biraz şehir merkezine doğru yaklaşık Student Park’a gidiyorum bu parkın etrafında Belgrad’ın en güzel yapıları toplanmış sanki 🙂 Kesinlikle kaçırmayın.
Sırbistan’da Osmanlı İzleri
Rotamda Bayraklı Camii var,
400 yıl Osmanlı hakimiyeti altında kalmış topraklardan söz ediyoruz. Belgrad’da Osmanlı eserleri görmeye alışık olun, her ne kadar düşündüğümden daha azı günümüze ulaşsa da Bayraklı Camii güzel örneklerden biri.
Yapı Belgrad şehrinin yapıları arasında minicik kalmış olsa da hala eski Osmanlı mimarisini tek başına sergiliyor.
Caminin etrafındaki sokaklarda çok güzel boyanmış renkli renkli evler de var, vaktiniz varsa inceleyebilirsiniz.
Belgrad Kalesi mi Şehir Parkı mı?
Beni bekle Belgrad Kalesi!
Bu şehir milattan öncesinde yapılmış önemli bir Bizans kalesine sahip. Günümüze çok iyi geldiğini söyleyemem, burası Belgrad’ın şehir parkı gibi birşey olmuş günümüzde.
Belgrad Kalesi’ne giriş ücretsiz, içeride bir sürü Bizans anıtı ve Osmanlı çeşmeleri gibi eserlerin kalıntılarını görebilirsiniz. Benim gözümde burası enfes bir şehir gözlem noktası.
Bir yanda Sava Nehri öteki tarafta Tuna!
Tuna ile Sava Nehri’nin Aşk Hikayesi
Belgrad nehirlerin şehri…
Hani şu Budapeşte’nin Viyana’nın Tunası Belgrad’a da geliyor ve Sava ile buluşuyor masalsı bir hikayesi var.
Hava biraz sisli, ama güneş dağıtıyor yavaştan, e rüzgar da yoksa?
Tablo gibi bir manzara…
Mihaila Caddesi
Belgrad Kalesi’nin kapısından düm düz gidince karşınıza şu akşam noel pazarlarını gördüğüm şehrin ünlü caddesi Kneza Mihaila çıkıyor.
Sırplar Ortodoks olduğundan noeli ocak başında kutluyorlarmış, dün anlamlandıramamıştım ama artık biliyorum 🙂
Cadde noel süslemeleriyle ayrı bir havaya bürünmüş. Burası Belgrad’ın kalbinin attığı yer ayrıca caddenin ortasında bir sürpriz var…
Mermer bir Osmanlı Çeşmesi…
Kneza Mihaila Caddesi’nin kaleye yakın uçlarındaki bölgeyi alt ve üst sokaklarıyla iyice bir dolanıyorum. Çünkü burası Belgrad’ın küçük Old Town’ı gibi birşey. Caddeyle aynı isimde bir de güzel kilisesi var.
Skadarlija: Burası Karaköy Olabilir mi?
Şimdi Belgrad’ı Belgrad yapan özelliklerden birini tanıtma vakti!
Bu şehir keyifli butik kafeleri ile meşhur 🙂
Bu tatlı, şirin Belgrad kafelerini görebileceğiniz yer ise belli: Skadarlija
Skadarlija, İstanbul’un Karaköy’ü gibi bir yer. Sırpların kendine has çeşit çeşit kafe ve restoranlarının toplandığı bir nokta.
Özellikle akşam saatlerinde burayı cıvıl cıvıl görebilirsiniz. Buradaki her kafede bir şeyler denenmeli,
Saksılarla süslenmiş balkonlar, üzerlerindeki boyamalar ve birçok detay…
Belgrad’ın Yaşayan Bölgeleri
Biraz da modern Belgrad’a ne dersiniz?
Şehrin güneydoğu tarafı size buranın bir başkent olduğunu anımsatacak cinsten. Buraları görmek için de özel bir çabaya gerek yok 🙂 Belgrad’ın ünlü iki kilisesini görmeye zaten gideceksiniz;
Benim gibi yürüyerek gidin yeter 🙂
Yol boyunca Moskova ve Minsk’i anımsatan rusvari geniş sokaklar ve heybetli yapılar görüyorum. Bu yapılardan biri de Sırbistan Meclisi. Yapı genel Belgrad görünümünün aksine daha batılı bir mimariye sahip.
İki Kilise İki Farklı Tarih!
Şehrin iki özel kilisesini size benzersiz bir açıdan beraber tanıtacağım!
Aziz Mark Kilisesi ve Aziz Sava Kilisesi…
Bu iki kilise de Belgrad’ın görkemli yapılarından. Sadece bu kiliseleri görmeye geldim deseniz tamam derim. Ama bu iki kiliseyi beraber incelerseniz size yazının başında bahsettiim Belgrad’ın sırlarını daha iyi görebilirsiniz.
Aziz Mark Kilisesi görünüm olarak tipik bir Rus Ortodoks kilisesi, bu tarz kiliselerin örneklerini Rusya’da, Ukrayna’da, Belarus’ta ve Kudüs’te çokça gördüm.
Öteki tarafta Aziz Sava Katedrali bir Osmanlı kilisesi 🙂 Şehirdeki Osmanlı ve Roma izlerini resmeden bir mimariye sahip. Zaten Osmanlı ve Roma da birbirinden ayrı düşünülemez.
Zemun: Tuna Kasabası Tadında
Yolculuk Belgrad’ın yanı başındaki Tuna kasabasına; Zemun!
“Yok yok burası hala Belgrad 🙂 “
Zemun, Belgrad’ın en özel bölgesi kanımca. Çünkü burası adeta Tuna nehrinin yanında keyifli bir Sırp kasabası. Belgrad’dan belediye otobüsleriyle 15-20 dakikada ulaştım bile.
Zemun’da Tuna nehrinin yanına kadar gidip kokusunu içinize çekebiliyorsunuz…
Belgrad Ruhunu Yaşayın!
Ben gezip görüyorum ama o şehirlerin ruhunu da yaşıyorum. Gezdiğiniz yerlere sadece binalar, kiliseler, denenecek yemekler v.s olarak bakmayın. Şehrin ritüellerini yapın, ruhuna dokunun 🙂
Belgrad da Tuna’nın şehri ise Zemun’da yürüyüş yapıp Tuna ile bütünleşilir!
Zemun’daki renkli tek katlı köy evleri ve taşlı yollardan tepedeki Gardos Kulesi’ne de çıkıyorum. Kendisi de manzarası de mükemmel…
Belgrad’da gezmeyi düşündüğüm yerleri de artık tamamlamış oldum. Şimdi Zemun’un keyfini çıkarıp, akşam da Belgrad’ın renkli gece hayatında biraz eğlenebiirim
“aa doğru bugün yılbaşı!”
“Post Kozmopolit”
Ben Belgrad’ı sevdim arkadaşlar. Zaten Tuna varsa ben de varım 🙂 Burası medeniyetlerin beşiği denmese de kozmopolit kültüre sahip bir şehir.
Hatta “post kozmopolit mi desek?” Şimdilerde o çeşitlilik yok, eskilerde kalmış ama etkisi devam etmiş…
Yani her yanında farklı bir iz, kovalayın!
Gelmeden önce Belgrad klişesi beni endişelendirmişti ama ben farklı şeyler de bulmayı başardığım için mutluyum.
Belgrad Gezi Tavsiyeleri
Görkem her zamanki gibi küçük notlarla Belgrad gezinize tavsiyeler versin;
- Belgrad’ın yaşamak için Tuna ve Sava ile bütünleşin.
- Burayı anlamlandırmak için bahsettiğim geçiş kültürünü anlayın.
- Şehirdeki tatlı kafeleri keşfedin ve bir şeyler için.
- Gece hayatı ve yerel biralar da kaçmasın.
- Vaktiniz varsa, müze severim derseniz Tesla Müzesi de ziyaret edilebilir.
- Bu şehir ucuz, biraz zengin takılın ki zevki çıksın!
- Az sonra bahsedeceğim gibi Niş’e gidin…
Novak Djokovic de Olsa Tamamdı
Şehrin genel olarak ucuz olduğunu ve çooook Türk olduğunu söyleyebilirim 🙂 Siz onlara bulaşmayın Belgrad’ı yerel insanlarla tanıyın.
İçimde tek ude Novak Djokovic’i görememek oldu. Tenis hayranı biri olarak Sırbistan denince başka birşey aklıma gelmemişti... Neyseki hostelde canlı maçını seyrettik, haydi Nole!
Belgrad gezim burada bitiyor. Ben yarın sabah Sırbistan’ın öteki güzel şehri Niş’e seyahat edeceğim.
Bir ülkeyi tek bir şehirle gezebileceğinizi mi sandınız? 🙂 Sonraki yazıda görüşmek üzere, Belgrad’dan sevgilerimle…