Bugün sizlere Baltık Denizi’nin en güzel ülkelerinden biri olan Litvanya ve başkent Vilnius’u anlatacağım. Buraya gitmeden önce oldukça heyecanlı olduğumu söylemeliyim. Vilnius gibi az bilinen başkentler daima ilgimi çekmiştir!

Vilnius’a Nasıl Gidilir ?

12 Aralık 2016 Pazartesi. Güne Riga, Letonya’da uyanıyorum. Sabahın erken saatleri olduğundan hava epey soğuk. Riga Tren İstasyonu’nun oradaki otobüs terminaline gidiyorum. Aylar öncesinden biletini aldığım otobüsümle bugün Vilnius’a doğru yol alacağım.

Bugün katedeceğim mesafe 300 kilometre olacak. Riga’dan Vilnius’a benim gibi otobüslerle ulaşabiliyorsunuz. Lux Express firması bana göre bu hatta kullanabileceğiniz en mantıklı seçenek. Bilet fiyatları da 5-15 euro aralığında değişiyor.

Kaunas ve Minsk’ten ise trenlerle buraya ulaşabilirsiniz.

Beni Vilnius’a Götürecek Otobüsüm / Riga Terminali

Türkiye’den Litvanya’ya direk uçuşlar ile ulaşabilirsiniz. Ancak sefer sayılarının azlığından ötürü biraz masraflı olabiliyor. Benim rotamdaki şekilde çevre şehirlerden buraya ulaşmayı deneyebilirsiniz.

Vilnius Nerededir ?

Kısaca Litvanya ve Vilnius’tan söz etmek istiyorum. Litvanya, Avrupa’nın kuzeyinde bunan küçük bir Baltık Ülkesi. 1990 yılında SSCB’den ayrılıp bağımsızlıklarını ilan etmişler. Günümüzde nüfusları yalnızca 3.5 milyon kadar. Resmi dilleri Litvanca, para birimleri ise Euro.

Vilnius Genel Görünüm

Vilnius, Litvanya’nın başkenti ve en büyük şehri. Ülkenin güneydoğusunda, Belarus sınırının yakınlarında bulunuyor. Ülkenin ticari ve sosyo-kültürel anlamda da en önemli şehri konumunda, nüfusu 550 bin civarında.

Litvanya’ya Vize Almak Gerekli mi ?

Vilnius’a olan ziyaretlerinizde Schengen Vizesi almanız gerekiyor. Litvanya Avrupa Birliği üyesi bir ülke. Resmi pasaport sahipleri ise kısa süreli seyahatlerinde vizeden muaflar. Diğer Schengen ülkelerinden Vilnius’a geçerken pasaport kontrolü yapılmıyor.

Yaklaşık dört saatlik bir yolculuğun ardından Vilnius’a varıyorum. Yol boyunca dümdüz ovalardan geldik buraya. Riga’da hava soğuktu ama yağış yoktu. Vilnius’ta ise her yer bembeyaz ! Otobüsten izlerken keyifli olabilir ancak dışarısı -10 derece. Bu sıcaklık benim gibi sıcak iklimden gelenler için fazlasıyla soğuk.

Vilnius’a Giderken Otobüsten

İlk İzlenimler

Otobüs beni şehrin güneyindeki Vilnius Tren İstasyonu’nun oraya bırakıyor. Şehir merkezi buranın 1.5 kilometre kadar kuzeyinde. Kış aylarında kuzey ülkelerinde güneşin erken battığını biliyorsunuz. Sadece küçük bir sırt çantam olup ağırlık yaratmayacağından ötürü, gün ışığını kaybetmemek adına hostele gitmeden Vilnius’u keşfetmeye karar veriyorum !

Otobüs terminalinden ayrılmadan sıkıca eldiven, atkı ve şapkamı giyiniyorum. Dışarısı gerçekten dondurucu. Ancak kar bu şehre okadar yakışmış ki hiçbir soğuk içimdeki enerjiyi aşamıyor doğrusu.

Otobüs Terminalinden Şehre Yürürken / Vilnius Sokakları

En kuzeydeki Helsinki’den itibaren güneye inen ben, burada daha farklı bir mimariyle karşılaşıyorum. İskandinav ve Baltık Mimarileri’nden sonra burada Baltık ve Rus Mimarileri’nin ortak bir karışımı seziliyor sanki.

Vilnius sokaklarında ilk dikkatimi çeken şirin troleybüsler oluyor. Keşke İstanbul’da da olsalar değil mi ? Hem harika bir görüntüye sahipler, hem çevreciler hem de hiç ses çıkarmıyorlar !

Şehirdeki Troleybüslerden Biri

Vilnius’ta şehir içi ulaşımı bu troleybüsler sağlıyor. Küçük bir şehir olduğu için bana kalırsa keşfetmenin tek ve en keyifli yolu yürümek ! Vilnius’un küçük bir de metro ağı var ancak tarihi bölgede pek kullanışlı olduğunu söyleyemem.

Vilnius’ta Gezilecek Yerler

Kar manzaralı Vilnius’un eşsiz sokakları beni oldukça etkiliyor doğrusu. Bu sırada nasıl geldiğimi anlamadan Vilnius’ta görülmesi gereken ilk noktama ulaşıyorum. Holy Trinity Klisesi ve Basilian Kapısı.

Holy Trinity Klisesi ve Basilian Kapısı

Bu kilise 1514 yılında inşa edilmiş ve şehrin en eski yapıları arasında yer alıyor. Geçirdiği tahribatlar sonrasında günümüze restore edilmiş haliyle ulaşsa da bu kilise ve kapısı, Gotik ve Neo-Byzantine adı verilen mimarilerin eşsiz bir karışımı.

Şehrin bu bölgesi biraz daha eski yerleşimleri barındırdığından oldukça keyifli. Sokaklarda Vilnius’a has güzel bar ve restoranlardan görmek mümkün. Ayrıca havanın soğukluğundan ötürü fazla kalabalık değil.

Yürürken Gördüğüm Hoş Restoran – Barlardan Biri

Şimdi sırada Vilnius’un Topçu Kalesi, Artillery bastion of Vilnius ve Vilnius Wall var.

Vilnius’u savunmak için 17. yüzyılda inşa edilmiş bu kale ve duvar, rönesans mimarisinin en hoş örneklerinden biri. Zamanında Rusya ile çıkan savaşın sonunda bir kısmı zarar görsede günümüzde tüm ihtişamıyla yükseliyor. Bu kaleyi gün içerisinde 4 euro karşılığında ziyaret edebiliyorsunuz. Sahip olduğu tüneller ve hikayesi baya bir ilgi çekici.

Vilnius Topçu Kalesi ve Vilnius Duvarı

Topçu kalesi biraz tepe bir noktada kalıyor. Zaten tren istasyonundan itibaren hafifçe aşağıya doğru eğimli şekilde ilerliyorum. Bu bölgede Vilnius şehrini ikiye ayıran Neris Nehri’nin kollarından birine rastlıyorum. 

Vilnius’ta Kış Mevsimi

Hava o kadar soğuk ki bu nehrin bazı kısımları donmuş ! Suyun üzerindeki buz manzarama ayrı bir güzellik katıyor doğrusu. Bu sırada hafifçe bir kar atıştırıyor ancak bu Vilnius gibi çetin kışlara alışık bir şehir için sorun sayılmaz.

Vilnius Sokakları

Şehrin sokakları karla kaplı olmasına karşın belediye çalışmaları verimli şekilde yapılmış. Yollar kardan kısmen arındırılmış ve yürüme yollarındakiler de temizlenmiş. Vilnius tam bir kış şehri !

Şimdi yanı başımda Theotokos Katedrali var.

İlk olarak 1346 yılında yaptırılan ve şuan yenilenmiş haliyle karşımda duran bu Ortodoks Katedrali, bembeyaz rengi ve sanki bir camiyi andıran kubbesiyle şehrin dikkat çeken yapılarından biri.

Theotokos Katedrali

Bu kilisenin hemen yanında ise bana kalırsa şehrin en zarif yapısı olan St. Anne’s Church bulunuyor.

St Anne’s Kilisesi’nin yapımı 1500 yılında tamamlanmış. Bu kilise üzerinde barındırdığı Kuzey Avrupa’ya özel Brick Gothic mimari anlayışı ve büyüklüğü ile gerçekten büyüleyici.

 St. Anne’s Church

Bu noktadan sonra Vilnius şehir merkezine de çok yaklaşıyorum. Yürüdüğüm cadde boyunca etrafımda çok sevimli evler var. Biraz köhne duran bu evlerin çoğu aslında birer dükkan. Bir tanesinin kapısında duran kardan adam bana selam veriyor !

Vilnius’u keşfetmeye devam ediyorum. Artık şehrin merkezindaki hoş bir parkın içindeyim. Etrafımdaki onlarca ağaçla birleşen kar manzarasında biran olsun gezeceğim yerleri unutup seyre dalmışım.

Yolda Gördüğüm Kardan Adam

Bu parkın yanıbaşında Upper Castle bulunuyor. Adından anlayabileceğiniz gibi bu kale biraz tepede ve şehre hakim bir noktada. 

Kalenin çevresinde gezmek ve surların içine girmek serbest. Tepede olduğu için sarp bir yoldan yukarı çıkmak gerekiyor. Havanın -10 derece olmasını alışmıştım fakat buraya çıkarken hatırı sayılır derecede esen rüzgarla beraber neredeyse buz kestim !

Şehrin Merkezindeki Park

Kaleye benim gibi kışın çıkmayı düşünenler bastığı yere dikkat etmeli. Çünkü yol kaygan ve karların arasında metrelerce yuvarlanabilirsiniz.

Sonunda Vilnius’un tepesindeyim. Bu kale şehrin en eskı yapısı kanımca. 10. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş ve 17. yüzyıla kadar şehrin korunması için kullanılmış.

Gemininas Castle Tower

Vilnius Kalesi’nin en önemli parçası şüphesiz Gemininas Castle Tower.

Gediminas Kulesi şehrin sembollerinden birisi.  15. yüzyılın başlarında kalenin en uç noktasına yapılan bu yapı şehrin her noktasından görülebiliyor. Doğal olarak şehrin her noktasına da hakim. 

Vilnius Kalesinden Şehrin Kuzey Tarafı

Vilnius Kalesi’nden şehrin tamamını inceliyorum. Özellikle Neris Nehri’nin kuzeyinde kalan kısımdaki hafifçe yüksek ve yeni görünümlü binalar dikkatimi çekiyor. Günümüz dünyasının Vilnius’u da etkilediğinin bir göstergesi, şimdilik kontrol altında diyebilirim !

Kaleden aşağı iniyorum bu sefer karşıma Palace of the Grand Dukes of Lithuania çıkıyor.

İlk olarak 15. yüzyılın ortalarında yaptırılan ve ülkenin 4 yüzyıl yönetildiği bu saray Polonya – Litvanya Milletler Topluluğu’nun yönetim merkezi konumundaymış. 19. yüzyılın başlarında yıkıma uğrayan yapı günümüzdeki haline 2002 yılında yeniden yapılarak ulaşmış.

Vilnius Katedral Meydanı

Artık şehrin merkezindeyim. Burası Katedral Meydanı olarak geçiyor. 

Meydan büyükçe, aralık ayı olmasından ötürü ortasına kocaman bir noel ağacı konmuş. Çevresindeki panayır ortamı çok keyifli. Bu görüntüye Riga ve Tallinn’den alışkınım.

Vilnius’ta Ne Yenir ?

Bu panayırda birçok seyyar dükkan var. Bu dükkanlarda Litvanya’ya has ürünleri bulabilir ve ayaküstü Litvanya Mutfağı’ndan özel lezzetler tadabilirsiniz.

Meydandaki Panayırı Andıran Ortam ve Dükkanlar

Rus Kültürü’nden bildiğimiz Borş Çorbası’nın Litvanya usulünü burada deniyorum. Yeni lezzetlere damağım çok alışık olmasa da fena gelmedi doğrusu. Sıcak bir Litvanya şarabı içmek de önerebileceğim şeyler arasında.

Şimdi meydanın sahip olduğu yapılardan söz etmek istiyorum. İlk olarak ismini aldığı Vilnius Katedrali var.

Vilnius Katedrali şehirde ve genel olarak Avrupa’da görebileceğiniz kiliselerden oldıukça farklı. Net olarak Rus Mimarisi’ni yansıtan, beyaz renkteki bu kilise şehrin kar kaplı haliyle beraber göz kamaştırıyor.

Vilnius Katedrali

14. yüzyılda inşa edilen ilk halinin sadece kalıntıları bulunabilmiş olmasına karşın bu yapı da şehirdeki diğer kardeşleri gibi yeniden yapılarak günümüze kazandırılmış. Kilisenin ön bölümündeki heybetli Roma Sütunları ayrı bir güzel.

Kilisenin yanıbaşında bir de Çan Kulesi ( Bell Tower ) bulunuyor. Bu yapı Vilnius’un en eski ve uzun kulesi. Yüksekliği toplamda 52 metre ve tasarımı hoş bir deniz fenerini andırıyor. Üst kısmında bulunan saati de dikkat çekici detaylar arasında.

Katedral Meydanı’nın son üyesi Grand Duke Gediminas Anıtı ve Heykeli. Bu heykel 1996 yılında bu meydana kazandırılmış. Tahmin edebileceğiniz üzere Vilnius’un kurucusu şeklinde anılan Gediminas’a ithaf edilmiş. 

Meydandaki Noel Ağacı ve Küçük Dükkanlar / Sagda Vilnius Katedrali Çan Kulesi

Ayrıca meydandan biraz uzaklara baktığınızda şehrin tepesindeki Three Crosses adı verilen üç hac işaretinden oluşan anıtı da görebileceksiniz !

Şehrin biraz daha yaşayan kısımlarına geçme vakti benim için. Gedimino Caddesi’ndeyim. Burası şehrin en güzel noktalarından biri. Vilnius’un daha düzenli ve zengin yüzünü yansıtıyor. Yol boyunca alışveriş yapabileceğiniz bilinen markaların dükkanları var.

Nehrin öteki tarafına geçmeye kararlıyım ! Çünkü biraz da şehrin modern kısımlarını incelemek istiyorum. Ayrıca bu noktada Europa adında bir de alışveriş merkezi var.

Gedimino Caddesi

Vilnius’ta Alışveriş

Şehrin kuzeyine giderken Neris Nehri’nin üzerinden geçiyorum bir köprü ile. Buradaki manzarayı izlemek harika. Bu bölgede doğaçlama olarak turladıktan sonra Europa alışveriş merkezine gidip fiyatları inceliyorum.

Litvanya genel anlamıyla alışveriş yapmayı düşünenler için güzel bir nokta. Özellikle giyim mağazaları ülkemize göre bir nebze uygunlar. Zaten sanılanın aksine bu tarz çok zengin olmayan alternatif ülkelerde alışveriş daha keyifli !

Şehrin Kuzeyine Giderken / Neris Nehri

Vilnius’tan Ne Alınır ?

Hava yavaştan kararmaya başlıyor. Yazının başında kışın Vilnius’ta güneş süresinin oldukça kısa olduğunu söylemiştim. Hostelime doğru ilerlerken rotamda son bir nokta var.

Şehrin merkezinden başlayan Pilles Caddesi’nden istasyon tarafına doğru ilerliyorum. Bu cadde üzerinde daha çok Baltık Mimarisi’nde evler ve Vilnius’a özel hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlar var. Bunların bitanesinden kendime güzel bir magnet alıyorum ve şehirde gezmeyi düşündüğüm son noktadayım; Town Hall.

Town Hall’a Giderken

Vilnius Gece Hayatı

Town Hall yani Vilnius Belediye Binası’nın bulunduğu meydan şehirdeki sevimli noktalardan biri. Özellikle havanın da kararmaya başlamasıyla ortaya çıkan ışıklar ve rengarenk şirin Baltık Evleri, soğuğa inat sıcacık bir ortam yaratmış.

Town Hall Bölgesi ayrıca Vilnius’ta gece hayatının da önemli bir merkezi. Burada keşfedebileceğiniz sokak aralarında keyifli barlara rastlamanız mümkün. Rusya’ya bu kadar coğrafi yakınlıkta olan bir şehrin eğlence anlayışı ile ilgili şüpheniz yoktur sanırım.

Town Hall Meydanı

Vilnius’ta Nerede Kalınır ?

Vilnius’ta gezilecek ve görülecek yerleri tamamladım artık. Hostelime gidiyorum !

Aslında kaldığım yerlerden fazlaca söz etmiyorum gezi notlarımda fakat burada kaldığım Vilnius Home Made House Hostel gerçekten gittiğim en sıcak yerlerden biriydi. Zaten hostelden çok bir ev gibi. Burada çalışanlara sanki misafir olmuş gibi ağırlandım ve keyifli bir gün geçirdim, bundan söz etmesem olmazdı !

Toparlamam gerekirse Vilnius, Avrupa’da görülmesi gereken önemli şehirlerden biri. Ülkemizde çoğu kişinin buranın adını bile daha önce duymadığını tahmin edebiliyorum. Fakat bu daha az bilinen güzel şehri ziyaret etmelisiniz.

Town Hall Bölgesi ve Soğuktan Elleri Donan Ben

Vilnius Çevresinde Görülmesi Gereken Şehirler

Vilnius’tan daha fazla anlam çıkarmanın ana kuralı ise bu bölgedeki diğer başkentleri keşfetmeniz. Vilnius’a kadar gelmişken sadece 8o kilometre doğusundaki Belarus’un başkenti Minsk ve benim sabah geldiğim Letonya, Riga bence görülmeli. Bu şehirleri gördükten sonra bu notları yazan benim için Vilnius’un anlamı çok daha farklı !

Vilnius çevresinde ziyaret edebileceğiniz bir diğer şehir ise Litvanya’nın önemli bir diğer noktası Kaunas. Buraya Vilnius’tan yerel trenlerle oldukça uygun fiyata ulaşabiliyorsunuz. Benim rotamın ilk aşamasında olan bu şehre sonradan Minsk’i tercih etmek zorunda kaldım açıkcası.

Vilnius, Litvanya’daki gezi notlarımı burada bitiriyorum. Yarın gezim kapsamında Belarus’un başkenti Minsk’i ziyaret edeceğim. Buradaki notlarımı Vilnius’ta başlayan sabahla beraber okuyabilirsiniz, sevgiyle kalın !

5 Yorum Yapılmış

  1. yarın Vilnus a gitmeyyi planlıyorum ama bir gün gezmek vardı aklıma. ne kadar yeterli olur sizce?

    • Merhabalar !

      Vilnius öyle çok büyük bir şehir sayılmaz gördüğünüz gibi. Gezilecek önemli yerleri görmek için bir tam gün yeterlidir. Eğer derinlemesine gezmek isteyip, kültürü de tanımak isterseniz 2-3 güne çıkabilir tabii ama ideali 1-2 gün, şimdiden iyi seyahatler.

Şimdi Sorun, Görkem En Geç Birkaç Saate Yanıtlasın !

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.